• =?UTF-8?B?UmU6IE5hesSxbSBIaWttZXQgNTguIMO2bMO8bSB5xLFsZMO2bsO8bcO8bmRlI

    From vural korkmaz@21:1/5 to All on Thu Jun 3 19:41:02 2021
    Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad edilmis, acimasiz bir diktatorluk olmaktan ileri gidememis, olu dogmus ve icad edildigi Avrupa dahil butun dunyada iflas etmistir. Nazim Hikmet Ran, zenginin mal varliginin, buyuk bir hizla
    patlayan dunya nufusunu beslemekten cok pek cok uzak olusunu gorememistir.

    Turk dilinin sayili ustalarindan ve Turkiye'nin en unlu komunistlerinden biri olan Nazim Hikmet Ran bile ne yazik ki Komunizmin insan kitlelerinin ihtiyaclarina cevap verememis ve de veremez oldugunu, insan kitlelerinin tek istediginin, temel insan hak
    ve ozgurluklerinin kosulsuz ve esit olarak esas oldugu, demokratik serbest pazar ve kapitalizm oldugunu bilememis, anlayamamistir.

    Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus, buyuk acilara, izdiraplara neden olmustur.

    Turkiye'de ve butun dunyada yapilmasi gereken tek seyin, butun yurtdaslarin temel insan hak ve ozgurluklerine esit ve irk, cins, kultur, dil, din vb gozetmeksizin kosulsuz olarak sayginin yasa altinda ve vicdanlarda tahakkunu saglamaktir. Bunu sezmek ve
    anlamaktan uzak, Nazim Hikmet Ra, ustasi oldugu Turk Dilini kullanarak bu gayeye herhangi bir katkida bulunamamistir.

    Ataturk'un "Kalici ve gercek bir baris icin dunya yurtdaslari kendilerini haset, acgozluk ve kinden uzaklasacak sekilde egitmelidir." unlu ogudunu Nazim Hikmet anlayamamistir.

    Nazim Hikmet Ran, Turk dili ustaligini kullanarak ve 600 yildan fazla Osmanli boyudurugu altinda ezilmis yoksullugunu istismar ederek Turkiye'yi bir Marxist Komunist ulkeye donusturmek istemis ve pek cok saf ve cahil kimsenin hapislerde daragaclarinda
    azap cekmelerine sebeb olmustur. Herhalde bunda bir buyukluk, durustluk ve ogunulacek bir sey goremiyorum.

    Sayet Nazim Hikmet Ran Turkiye'yi bir Marxist Komunist rejime donusturmeyi basarsaydi, bugun Turkiye, ayni diger butun Marxkist Komunist ulkeler gibi son derece yoksul, acimasiz, Rus cizmesi altinda bir diktatorluk olacakti. Gerci, bugun Turkiye Islamist,
    gerici, son derece yolsux ve Neo-Osmanli Tayyip ve AKP cetesinin boyundurugu altinda Ataturk ve arkadaslarinin kurdugu laik ve modern Turkiye'den yavas yavas uzaklasiyor, fakat yine de Turkiye icinden cikamayacagi bir Marxist Komunist diktatorluk degil.

    Insan kitlelerinin tek istedigi, emperyalizm, Kominizm ne de Marxism degil, temel insan hak ve ozgurluklerinin esas oldugu demokratik serbest pazardir, bunun da adi gercek demokratik kapitalizmdir. Turk Ulusu ve butun yoksul uluslar ancak boylelikle
    kalkinabilir ve cagdas uygarlik seviyesine yukselelebilr.

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From benboru1@21:1/5 to vuralt...@gmail.com on Sat Jun 5 02:30:58 2021
    On June 3, 2021 at 8:38:56 PM UTC-6, vuralt...@gmail.com wrote:

    Nazım Hikmet 58. ölüm yıldönümünde Moskova'da anılacak
    Türk şiirinin evrensel ismi Nazım Hikmet Ran.....
    Şairin hayata gözlerini yumduğu gün olan 3 Haziran.....

    Şair ve şiir arapça. Yani Nazım Hikmet Türk şairi olamaz.
    "Ve" de arapça "wa"nın ince seslisi. Boktürkçe'de en sık
    kullanılan ikinci sözcük. "Yani" de arapça. Konuşurken
    sayın bakalım dakkada kaç kez "yani" diyorsunuz. Bir de
    açın Suriye, Irak, vb. TV'lerini izleyip, sayın dakkada kaç
    kez "wa" ve "yani" diyorlar. Ayni oranda. Ne ilginç değilmi?

    Nazım Hikmet, ondan önce ve sonra gelen, Türk şairi denen
    bütün öbürleri gibi olsa olsa Turk-ia'lının ince seslisi Türk-iye'li Boktürkçe şiirler yazmış bir Boktürk şairi olabilir ancak...

    Ne mutlu Boktürküm diyene!

    MK

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From benboru1@21:1/5 to vuralt...@gmail.com on Sat Jun 5 03:00:33 2021
    On June 3, 2021 at 8:41:04 PM UTC-6, vuralt...@gmail.com wrote:

    Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad
    edilmis, acimasiz bir diktatorluk olmaktan ileri gidememis,
    olu dogmus ve icad edildigi Avrupa dahil butun dunyada iflas
    etmistir.

    Komünizmden anladığınınız, papağan beyinlilerin ezberleyebileceği birkaç sözcükten ileri geçemiyor... :(

    Komünizmi Batı Avrupa ve Amerikada denemek isteyen ilericiler
    olmuştur ancak güçlü varlıklılarca acımasızca bastırılmışlardır.

    Zaten yoksul ülkelerde denenen komünizmim başarılı olmasını
    beklemek de aşırı iyimserliktir. Olmayan varlığın nesini yoklsula dağıtacaksın?

    Hindistanda birkaç milyarder varlıklı var oysa Hindistanın nüfusu
    da bir buçuk milyar. Varlıklıdan alıp yoksula versen kişi başına kaç rupi düşecek?

    Yine de komünizm hiç bir ülkede başarılı olamamış demek doğru
    değil ve diyenin bilgi sığlığını gösterir ancak.

    İşin acı yanı, para babalarının, tanrılara inanan en yoksul böcek beyinlileri komünizme karşı kullanmış olmalarıdır. Yani, konu
    'para elden gidecek' demeye beş kuruşu olmayanları bile 'din
    elden gidecek' diye komünizme karşı savaştırabilmiş olmalarıdır.

    Sayet Nazim Hikmet Ran Turkiye'yi bir Marxist Komunist rejime
    donusturmeyi basarsaydi, bugun Turkiye, ayni diger butun
    Marxkist Komunist ulkeler gibi son derece yoksul, acimasiz, Rus
    cizmesi altinda bir diktatorluk olacakti. Gerci, bugun Turkiye
    Islamist, gerici, son derece yolsux ve Neo-Osmanli Tayyip ve
    AKP cetesinin boyundurugu altinda Ataturk ve arkadaslarinin
    kurdugu laik ve modern Turkiye'den yavas yavas uzaklasiyor,
    fakat yine de Turkiye icinden cikamayacagi bir Marxist Komunist
    diktatorluk degil.

    Kendin de inandırılmış bir göt kafa olduğunun bilincindesin oysa
    kendini kendinden kurtaramıyorsun.. :( Türkiye bin beşyüz yıldır
    içinde yüzdüğü arap-islam lağımında başını kaldırıp bir doksan yıl soluk alabilecekmiş gibi oldu oysa yine kendine döndü ve
    daldı dibine. Benim öngörüm en az iki yüzyıldan önce bir 'reklam
    arası' olmayacak.....

    MK

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From Kartal@21:1/5 to vuraltkorkmaz@gmail.com on Sat Jun 5 16:31:18 2021
    On Thu, 3 Jun 2021 19:41:02 -0700 (PDT), vural korkmaz <vuraltkorkmaz@gmail.com> wrote:


    Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran
    kendi gibi bazi cahil ve
    saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus, buyuk
    acilara, izdiraplara neden olmustur.


    hassiktir



    Nazim Hikmet Ran, Turk dili ustaligini kullanarak ve 600 yildan fazla
    Osmanli boyudurugu altinda ezilmis
    yoksullugunu istismar ederek Turkiye'yi bir Marxist Komunist ulkeye donusturmek istemis ve pek cok saf ve cahil kimsenin hapislerde
    daragaclarinda azap cekmelerine sebeb olmustur. Herhalde bunda bir
    buyukluk, durustluk ve ogunulacek bir sey goremiyorum.

    !!!!!!!!!!!!!!!!! ISPATSIZ MESNETSIZ KENDI DUDUGUNU CALIP TATMIN OLACAK

    YURRRU TAS ARABASI hassiktir pis kUrbaga bogul SIKTIR GIT

    KAPIYI KAPA ARKANDAN .. DALYARAK

    uKELALIK TAN BASKA BIR SEY DEGIL LAF KALABALIGI BIR BASKA TURK DUSMANI
    DAHA

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From Yusuf Oz@21:1/5 to All on Sat Jun 5 22:43:13 2021
    Nazim Hikmet sen ne buyukmussun ki bugun dahi arkandan sana saldirmak isteyenler var . Hazim edemediklerini kusanlar . Inanamiyorum bak ne
    diyor densiz rezil yaratik. Vural Korkmaz mis sozde ( aka boguldu
    oldu )

    " Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist
    guclerin acimasiz zindanlarina surmus,,,,,"

    Allah senin belani versin pis yaratik. Sen kimsin ki Nazim Hikmet e
    boyle soylersin. Nedir misyonun. Asil seni bu kadar cahil yapan
    nedir? Yazdigin bir cok yazidan yalniz , kindar kotu bir kisiligin
    oldugun belli. Cocukken sana yapilanlarin acisini almya ugrasiyorsan
    git onu ailen ile coz.

    Nazim Hikmet e cahil diyecek kisinin bence yasayacak yeri yoktur
    Senin neyini tenzih edeyim, Cahilsin, bilgisizsin, kustahsin

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From Yusuf Oz@21:1/5 to vuraltkorkmaz@gmail.com on Sat Jun 5 23:15:27 2021
    On Thu, 3 Jun 2021 19:41:02 -0700 (PDT), vural korkmaz <vuraltkorkmaz@gmail.com> wrote:

    Komunizm "zenginden al yoksula ver" prensibi uzerinde icad edilmis,


    100 metrede
    çiftle?en iki sine?i seçebilen iki gözüm,
    elbette gördü
    iki ayakl?lar?n
    ikiye ayr?ld???n?

    Sen benim hangisinden oldu?umu anlamak istiyorsan
    ceb?me sok
    kafan?

    orda
    ayd?nl??? okuyan kara ekmek
    sana do?ruyu söyler


    Turkiye'de Marximi, Komunizmi yerlestirmek icin, Nazim Hikmet Ran kendi gibi bazi cahil ve saf insanlari emperyalist guclerin acimasiz zindanlarina surmus,

    Hoduksun hoduk gelmissin hoduk gideceksin,
    Git kafani bir solucan deligine sok

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From benboru1@21:1/5 to Kartal on Mon Jun 7 02:55:07 2021
    On June 5, 2021 at 6:59:30 AM UTC-6, Kartal wrote:

    Nazim Hikmete bok atmak sana yakismamis.

    Nazım Hikmete bok atmamıştım oysa çok istiyorsan
    onu da bir denerim bu kez.

    Senin bu Turkiye ve Turk dili hakkindaki goruslerin
    egitimden cikip hakarete dondu.

    Ben gözlemlediğim gerçekleri yazıyorum. Latince Turk-ia
    denen ülke bir Türk ili değil! Orda yaşayanlar Türk değil!
    Orda konuşulan dil Türk dili değil!

    Ben bu kişileri aşağılamıyorum. Türk olmayanların Türk
    olduklarını öne sürmeleri, kendilerini buna inandırmaları
    onları yüceltmez diyorum.

    Ne olmaya özendiğinizle değil, ne olduğunuzla övünün
    diyorum.

    Hepimiz konuşmayı analarımızdan öğreniyoruz. Hepimizin
    analarının bir dili var. Hepimizin bir ana dili var. Birinin ana
    dili öbürünün ana dilinden üstün değil.

    Soru, o ana dilimiz dediğimiz dilin nece olduğu. Turk-ialıların
    ana dili Türkçe değil! Benim, senin, Nazım hikmetin, Tevfik
    Fikretin, Atatürkün ana dili Türkçe değil! Bok çorbası bir dil.

    Hadi çekirdeği Türkçe olduğu için Bokça demeyelim de
    Boktürkçe diyelim...

    Bütün anlatmak istediğim budur.

    Bugun dunyanin saydigi bir kisiligi senin kucultemeyecegini
    ogren.

    Doğru oysa benim saygınlık duymadığım bir kişiliği de dünya
    değil, galaksi gelse büyütemez.

    Neyin şiir olup olmadığı tartışılır. Hangi dilde yazmış oldukları bir yana, Nazım Hikmet, Can Yücel, vb. 'şairler' benim gözümde
    yaratıcı, süslü birşeyler söyleyebilme yeteneği olan ve kısa kısa sözcük kümelerini yan yana yazmak yerine, alt alta yazdıkları
    için kendilerini şair sanmış ve sürüleri de buna inandırmış,
    onların hayranlığını kazanabilmiş kişilikler...

    Uyaksız, ölçüsüz oysa anlamlı, gelişi güzel sıralanmış sözcük dizelerine şiir diyenler olabilir.

    Ona karşılık, bütünüyle anlamsız oysa uyaklı ve ölçülü sesler dizelerine şiir diyenler de var. (Bizde çok bilinmeyen bir şey.
    Ä°ngilizce 'sound poetry' diye arayabilirsiniz.)

    Benin en çok sevdiğim şiir, kenef duvarlarına çok yazılan:

    Yağdı yağmur, çaktı şimşek
    Sen demi ÅŸair oldun, eÅŸÅŸoleÅŸÅŸek

    Ben bok attımmı böyle atarım... ;)

    MK

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)
  • From Kartal@21:1/5 to All on Mon Jun 7 13:59:49 2021
    On 07/06/2021 10:55, benboru1 wrote:
    On June 5, 2021 at 6:59:30 AM UTC-6, Kartal wrote:

    Nazim Hikmete bok atmak sana yakismamis.

    Nazım Hikmete bok atmamıştım oysa çok istiyorsan
    onu da bir denerim bu kez.

    Senin bu Turkiye ve Turk dili hakkindaki goruslerin
    egitimden cikip hakarete dondu.

    Ben gözlemlediğim gerçekleri yazıyorum. Latince Turk-ia
    denen ülke bir Türk ili değil! Orda yaşayanlar Türk değil!
    Orda konuşulan dil Türk dili değil!

    Ben bu kişileri aşağılamıyorum. Türk olmayanların Türk
    olduklarını öne sürmeleri, kendilerini buna inandırmaları
    onları yüceltmez diyorum.

    Ne olmaya özendiğinizle değil, ne olduğunuzla övünün
    diyorum.

    Hepimiz konuşmayı analarımızdan öğreniyoruz. Hepimizin
    analarının bir dili var. Hepimizin bir ana dili var. Birinin ana
    dili öbürünün ana dilinden üstün değil.

    Soru, o ana dilimiz dediğimiz dilin nece olduğu. Turk-ialıların
    ana dili Türkçe değil! Benim, senin, Nazım hikmetin, Tevfik
    Fikretin, Atatürkün ana dili Türkçe değil! Bok çorbası bir dil.

    Hadi çekirdeği Türkçe olduğu için Bokça demeyelim de
    Boktürkçe diyelim...

    Bütün anlatmak istediğim budur.

    Bugun dunyanin saydigi bir kisiligi senin kucultemeyecegini
    ogren.

    Doğru oysa benim saygınlık duymadığım bir kişiliği de dünya
    değil, galaksi gelse büyütemez.

    Neyin şiir olup olmadığı tartışılır. Hangi dilde yazmış oldukları bir yana, Nazım Hikmet, Can Yücel, vb. 'şairler' benim gözümde yaratıcı, süslü birşeyler söyleyebilme yeteneği olan ve kısa kısa sözcük kümelerini yan yana yazmak yerine, alt alta yazdıkları
    için kendilerini şair sanmış ve sürüleri de buna inandırmış, onların hayranlığını kazanabilmiş kişilikler...

    Uyaksız, ölçüsüz oysa anlamlı, gelişi güzel sıralanmış sözcük dizelerine şiir diyenler olabilir.

    Ona karşılık, bütünüyle anlamsız oysa uyaklı ve ölçülü sesler dizelerine şiir diyenler de var. (Bizde çok bilinmeyen bir şey.
    Ä°ngilizce 'sound poetry' diye arayabilirsiniz.)

    Benin en çok sevdiğim şiir, kenef duvarlarına çok yazılan:

    Yağdı yağmur, çaktı şimşek
    Sen demi ÅŸair oldun, eÅŸÅŸoleÅŸÅŸek

    Ben bok attımmı böyle atarım... ;)

    MK

    Sanat egri bugru olsada anlayana duz gelir.

    Her zaman ders verilmez bazen alinir da ...

    Burada Nazim Hikmet e cahil diyen it in alacagi cok ders var. Insan
    hakki , ozgurluk , hurriyet diye sozde kicini yirtarken Nazim Hikmet e yapilanlar in 10 da biri onun temsil ettigi zumrede kimseye yapilmadi. ( Aralarinda katil olanlar haric )

    Bazi kismini bilsen dahi bir daha oku ve dusun . Burada konusulan Turkce
    oz bok mu degil burada konusulan dahi denilebilecek bir zekanin
    kayitlara gecmis hali tartisiliyor. Ne mutlu anlayana ..


    NAZIM HÄ°KMET KÄ°MDÄ°R?

    Nâzım Hikmet 15 Ocak 1902 yılında doğmuştur. Türk şair, oyun yazarı, romancı ve anı yazarı. "Romantik komünist" ve "romantik devrimci" olarak tanımlanır. Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir.
    Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.

    Yasaklı olduğu yıllarda Orhan Selim, Ahmet Oğuz, Mümtaz Osman ve
    Ercüment Er adlarını da kullanmıştır. İt Ürür Kervan Yürür kitabı Orhan
    Selim imzasıyla çıkmıştır. Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı

    ve çağdaş Türk şiirinin en önemli isimlerindendir. Uluslararası bir üne ulaşmıştır ve dünyada 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilmektedir.
    ================
    Şiirleri yasaklanan ve yaşamı boyunca yazdıkları yüzünden 11 ayrı davadan yargılanan Nazım Hikmet, İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın süre yattı. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarıldı; ölümünden 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 tarihli
    Bakanlar Kurulu kararı ile bu işlem iptal edildi. Mezarı Moskova'da bulunmaktadır.

    Ailesi

    Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği yapmış olan Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım'dır. Celile Hanım piyano çalan,
    resim yapan, Fransızca bilen bir kadındır. Celile Hanım, bir dilci ve eğitimci de olan Hasan Enver Paşa'nın kızıdır. Hasan Enver Paşa, Polonya'dan 1848 Ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden ve Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celalettin Paşa adını alan Konstantin Borzecki'nin (Lehçe: Konstanty Borzecki, d. 1826 - ö. 1876) oğludur. Mustafa Celaleddin Paşa Osmanlı Ordusu'nda subay olarak görev yapmış ve Türk tarihi üzerine önemli bir eser olan "Les Turcs anciens et modernes" (Eski ve Yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Celile Hanım'ın annesi ise Alman kökenli Osmanlı generali Mehmet Ali Paşa'nın yani
    Ludwig Karl Friedrich Detroit'in kızı olan Leyla Hanım'dır. Celile Hanım'ın kız kardeşi Münevver Hanım, şair Oktay Rifat'ın annesidir.

    Nâzım Hikmet'e göre, babası Türk ve annesi ise Alman, Polonyalı, Gürcü, Çerkez ve Fransız kökenli idi. Babası Hikmet Bey, Çerkes Nâzım Paşa'nın
    oğludur. Annesi Ayşe Celile Hanım, 3/8 Çerkes, 2/8 Leh, 1/8 Sırp, 1/8 Alman, 1/8 Fransız (Huguenot) kökenliydi.

    Babası Hikmet Bey, Selanik'te, Hariciye Nezareti'nde (Dışişleri Bakanlığı) çalışan bir memurdur. Diyarbakır, Halep, Konya ve Sivas valilikleri yapmış olan Nâzım Paşa'nın oğludur. Mevlevi tarikatından olan Nâzım Paşa aynı zamanda bir özgürlükçüdür. Kendisi Selanik'in son
    valisidir. Hikmet Bey henüz Nâzım'ın çocukluğunda memuriyetten ayrılır ve ailece Halep'e, Nâzım'ın dedesinin yanına giderler. Orada yeni bir iş ve hayat kurmaya çalışırlar. Başarısız olunca İstanbul'a gelirler. Hikmet Bey'in İstanbul'daki iş kurma denemeleri de iflasla neticelenir
    ve hiç hoşlanmadığı memuriyet hayatına geri döner. Fransızca bildiği için yeniden Hariciye'ye atanı

    Çocukluğu

    15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. İlk şiiri Feryad-ı Vatanı 3 Temmuz 1913'te yazdı. Aynı yıl Mekteb-i Sultani'de ortaokula başladı. Bir aile toplantısında denizciler için yazdığı bir kahramanlık şiirini Bahriye Nazırı Cemal Paşa'ya okuyunca çocuğun Bahriye Mektebine gitmesine karar verildi. 25 Eylül 1915'te Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi, 1918'de
    26 kişi içinden 8. olarak mezun oldu Karne değerlendirmelerinde zeki,
    orta derecede çalışkan, elbisesine özen göstermeyen, sinirli ve ahlakî tavırları iyi bir öğrenci görülmektedir. Mezun olduğunda dönemin okul gemisi Hamidiye gemisine güverte stajyer subayı olarak atandı. 17 Mayıs 1921'de aşırıya kaçan halleri bulunduğundan ordu ile ilişiği kesildi

    Milli Mücadele dönemi ve gençliği

    Nazım'ın ilk kez neşredilen, Mehmed Nazım imzasıyla yazdığı "Hala Servilerde Ağlıyorlar mı?" başlıklı şiiri 3 Ekim 1918'de Yeni Mecmua'da yayımlandı.

    19 yaşındayken, 1921 yılı Ocak ayında arkadaşı Vâlâ Nureddin ile Milli Mücadele'ye katılmak üzere ailesinden habersiz biçimde Anadolu'ya geçti. Cepheye gönderilmeyince Bolu'da bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra Eylül 1921'de Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri
    Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okudu. Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık oldu ve komünizm ile tanıştı. 1924'te yayınlanan ilk şiir kitabı 28 Kanunisani Moskova'da sahnelendi.

    Moskova'da 1921-1924 yılları arasında geçirdiği sürede Rus fütüristleri ve konstrüktivistlerinden esinlendi ve klasik biçimden sıyrılarak, yeni
    bir biçim geliştirmeye başladı.

    1924'te Türkiye'ye dönerek Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı, ancak
    dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince bir yıl sonra tekrar Sovyetler Birliği'ne gitti. 1928’de Af Kanunundan yararlandı ve Türkiye'ye döndü. Ancak tekrar tutuklandı. Serbest kaldıktan sonra Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı.

    1929'da İstanbul'da basılan "835 Satır" adlı şiir kitabı, edebiyat çevrelerinde geniş yankı uyandırdı.

    Hapis hayatı ve sürgünü

    1925 yılından başlamak üzere şiirleri ve yazıları yüzünden hakkında açılan pek çok davada beraat etti. Yargılandığı davaların listesi şu şekildedir:

    1925 Ankara İstiklâl Mahkemesi Davası

    1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası

    1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası

    1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası

    1938 Harp Okulu Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası

    1938 Donanma Komutanlığı Askerî Mahkemesi Davası

    1933 ve 1937 yıllarında örgütsel faaliyetleri nedeniyle yine bir süre tutuklu kaldı. Barışseverler Cemiyeti'nin kuruluşunda yer aldı. 1938'de
    bu kez "orduyu ve donanmayı isyana teşvik" suçlamasıyla tutuklandı ve yargılandığı davada 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde aralıksız 12 sene kaldıktan sonra, 14 Temmuz 1950'de çıkan Genel Af Yasası'ndan
    yararlanarak, 15 Temmuz'da serbest bırakıldı. 2007 yılında vizyona giren Mavi Gözlü Dev adlı film, Nazım'ın Bursa cezaevinde kaldığı yılları anlatmaktadır.

    Yasal olarak yükümlülüğü olmamasına karşın askere çağrılınca, öldürüleceği endişesiyle 17 Haziran 1951'de İstanbul'dan ayrılarak, Romanya üzerinden Moskova'ya gitti. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar
    Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılmasının ardından, büyük
    dedesi Mustafa Celaleddin Paşa'nın (Konstantin Borzecki) memleketi olan Polonya'nın vatandaşlığına geçerek Borzecki soyadını aldı.

    Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha sonra da eşi Vera Tulyakova (Hikmet) ile Moskova'da yaşadı. Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır
    gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi,
    savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı.

    Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır. Bu konuşmaların bir kısmı bugüne ulaşmıştır.

    3 Haziran 1963 sabahı saat 06:30'da gazetesini almak üzere ikinci
    kattaki dairesinden apartman kapısına yürüdüğü sırada, tam gazetesine uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını kaybetti. Ölümü üzerine Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli ve
    yabancı yüzlerce sanatçı katıldı ve törenin görüntüleri siyah beyaz olarak kaydedildi. Ünlü Novodeviçi Mezarlığı'nda (usça: ??????????? ????????) gömülüdür. Meşhur şiirlerinden biri olan Rüzgâra Karşı Yürüyen
    Adam figürü, siyah granitten yapılan mezar taşı üzerinde, ebedileştirildi.

    Hüküm giyerek hapis yatmaya başladığı 1938 yılından 1968 yılına kadar eserleri Türkiye'de yasaklandı. Eserleri, 1965'ten itibaren çeşitli basımlarla yayımlanmaya başladı.

    Yeniden Türk vatandaşlığına alınması

    2006 yılında Bakanlar Kurulunun Türk vatandaşlığından çıkarılan kişilerle ilgili yeni bir düzenleme yapması gündeme geldi. Yıllardır tartışılmakta olan Nâzım Hikmet'in Türk vatandaşlığına yeniden kabul edilmesi yolu açılmış gibi görünmesine rağmen Bakanlar Kurulu bu düzenlemenin sadece yaşamakta olanlar kişiler için olduğunu ve Nâzım Hikmet'i kapsamadığını belirterek bu yöndeki talepleri reddetti.
    Sonradan dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, İçişleri Komisyonu'nda
    "Tasarıda, şahsa bağlı hak olduğu için bizzat müracaat etmesi gerekir. Arkadaşlarım da olumlu şeyler belirttiler, komisyonda görüşülür, bir karar verilir" dedi.

    2009 yılının 5 Ocak Günü "Nâzım Hikmet Ran'ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükten kaldırılmasına ilişkin önerge" Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı. Nâzım Hikmet Ran'a yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının
    iade edilmesine ilişkin bir kararname hazırladıklarını ve bu teklifin imzaya açıldığını ifade eden Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, 1951 yılında
    vatandaşlıktan çıkartılan Ran'ın yeniden Türk vatandaşı olmasına ilişkin
    önerinin Bakanlar Kurulu'nca oylanarak kabul edildiğini söyledi.

    Bakanlar Kurulu'nun 5 Ocak 2009 tarihinde aldığı bu karar, 10 Ocak 2009 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlandı ve Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl sonra yeniden Türk vatandaşı oldu.

    --- SoupGate-Win32 v1.05
    * Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)